Merhaba sevgili memur adayları .
Web sitemizin bu bölümünde sizlere dilimiz döndüğünce bir konuda paylaşım yapacağız. Eğer ki sizlerde bizimle herhangi bir konuya ait düşüncelerinizi paylaşarak bu bölümümüzde yayınlamamızı isterseniz bizlere aşağıya bırakacağım mail adresimizden ve Twitter adresimizden ulaşabilirsiniz.
Bugün ki konumuz ise '' Üniversite Okumanın İtibarı '' olacaktır. Yazımıza basit bir ifade ile başlayalım. Cumhuriyet Dönemi Türkiyesinde ilk üniversite 1933 yılında açılmıştır. Açılan bu ilk üniversitemiz İstanbul Üniversitesidir. Daha sonra Demokrat Parti dönemi olan 1960 yılına kadar toplam yedi üniversiteye sahip olduk. Devam eden bu süreçte 2000 yılına kadar ülkemizde üniversiteler az da olsa açılmaya devam ederken, üniversite okumak yaşadığımız ülkede istediğimiz hedefe ulaşma açısından ve rakiplerimizi geride bırakmak açısından büyük lüks haline gelmiş bir hedefti. 2000 yılların başında Üniversiteye girmek için başvuranların sayısı ile üniversiteye girmek hakkını kazananların arasında dört kat fark vardı. Yani her dört kişiden biri üniversiteye girmek istiyor fakat sadece şanslı bir kişi girebiliyordu. Bu sayı günümüzde ise iki kata kadar indi. Türkiye'deki üniversite öğrenci sayısı, 2018-2019 eğitim öğretim yılında 7 milyon 740 bin 502 iken bu yıl 7 milyon 940 bin 133'e yükseldi. Her yıl yeni binlerce rakibinizin olması muazzam bir detay ve bu kişilerin mezun olduktan sonra iş arama sürecine dahil olması...
Yavaş yavaş gidelim. Konumuzdan çok sapmadan. Peki 1980'li yılların başında ülkemiz Üniversite sayısı ve mezun rakamlarında nerelerdeydi ?1980'li yılların başında ülkemizde toplam 19 üniversite yer alıyordu.2000 yılında üniversite sayımız ise 73 oldu. Fakülte ve meslek yüksek okul sayısı 1980'li yılların başında 333 iken , 2000 yılında ise bu rakam bin 332'yi buldu. 1980'li yılların başında üniversiteli sayısı ise istatistik verilerine göre 240 bin olarak kayıtlara geçmiştir.
Yazımızın başında da dediğimiz gibi 8 milyona yakın üniversiteli öğrencinin kaydı bulunmaktadır. 1980'li yılların başında ise bizler bu rakamın 240 bin olduğunu biliyoruz. Eğitime verilen önem muhteşem bir şekilde artmışken, üniversitelerden mezun olarak iş bulanların sayısındaki artış ne durumda peki? 2019 yılında yapılan işsizlik oranları açıklamasında Üniversiteden mezun olup işsiz olanların oranı %15 olarak açıklanmıştır. Türkiye İş Kurumunun (İŞKUR) verilerine göre ülkede kayıtlı işsiz sayısı son 15 yılda 10 kat arttı. 2019’da 4 kayıtlı işsizden biri üniversite mezunu. Üniversite mezunu işsizlerin sayısı özellikle son yıllarda iyice yükselirken son 3 senede 2’ye katlandı. İŞKUR Ağustos ayında 4 milyon 44 bin kayıtlı işsiz olduğunu açıklarken bunun 1 milyon 34 bini üniversite mezunlarından oluşuyor. Üniversiteye okumanın itibarının ''neredeyse'' tamamen kaybolduğu bu dönemde her altı mezundan birinin işsiz olduğu gerçeği can sıkıcı olsa gerek.
Sorulmasın gereken soruların en başında yer alan konu ise ; Mezun olan sayısı arttıkça iş bulma imkanındaki azalışın esas sebebi nedir? Kamu alımlarında gerekli planlamalar doğru düzeyde yapılmıyor mu? Binlerce mezunun olduğu bölümlerde az alımların olmasının sebebi nedir?
Bir çoğunuz Eurostat verilerini duymamışsınızdır. Eurostat'ın diğer adı Avrupa İstatistik Kurumu. Bu kurumun 2019 yılındaki verilerine göre Avrupa'da eğitim seviyesi arttıkça , işsizlik oranının düştüğü verilerle öne sürülmüş. Bizim için kötü olan yönü ise '' 2018 yılında Avrupa’da 35 ülke içinde yükseköğretim mezunları arasında işsizlik oranının ilköğretim mezunlarından yüksek olduğu tek ülke Türkiye '' olması gerçeğidir.
Sevgili arkadaşlar ''Gizli Eleştiri'' bölümümüze sizlerde herhangi bir konuda eleştiri yazılarınızı gönderebilirsiniz ve burada yayınlanmasını sağlayabilirsiniz. Düşünce özgürlüğünden yoksun olmak, düşündüğünü söyleyememek değil hiç düşünmemiş olmak demektir. Konu ile alakalı düşüncelerinizi de bu paylaşımın altına yazabilirsiniz.
- Bizimle irtibata geçebileceğiniz mail adresimiz; furkan_meric@outlook.com
- Twitter adresimiz; @kpssguncel2022
0 Yorumlar