ATATÜRK'ÜN FEDAİSİ TOPAL OSMAN'IN SIRA DIŞI HAYATI VE ACI SONU

Bu yayınımızda Atatürk'ün fedaisi olan Topal Osman'ın sıra dışı hayatı ve Acı Sonunu paylaşacağız. Bu yayını bizlerle buluşturan Twitter @karanliktarih ( Tarihin Karanlık Yüzü) ve Youtube ( Bilgi Otağı ) sayfalarına teşekkür ederim. Siz değerli takipçilerimize iyi okumalar diliyorum.




Osman ticaretçi bir ailenin çocuğu olarak Giresun'da dünyaya geldi. Oğuz boyunun Çepni kolundandı, doğduğu Giresun topraklarında o sıralar bir hayli Rum nüfusu bulunmaktaydı ve bu Rumlar, Karadeniz'in adeta en zenginleri durumuna gelmişlerdi. Osman daha çocuk yaşında birbiriyle zıt yaşayan bu iki toplumunda farkındaydı, yaşı ilerledi ticarete atılarak iyi paralar kazanmaya başlayınca eşine dostuna hatrı sayılır yardımlar yapmaya başladı. Cömert tavrı sayesinde ona "Osman Ağa" lakabını taktılar. Zaman ibresi 1912'yi gösterdiğinde, Balkan Savaşı kapıda göründü, Osman Ağa koşa koşa askerlik şubesine gidince bir şokla karşılaştı çünkü babası ve amcası para karşılığında Osman'ı askerlikten muaf ettirmişti. Onların kendisine danışmadan böyle bir işlem yapmasına öfkelenen Osman Ağa, yanındaki 65 arkadaşı ile gönüllü olarak savaşa katıldı ayrıca kendi ve ekibinin silah ve giyecek masraflarını kendi cebinden karşıladı.




Balkan Savaşı tüm şiddetiyle devam ederken patlayan bir düşman topu Osman Ağa'nın diz kapağına büyük bir zarar verdi, doktorlar ona bacağının kesilmesi gerektiğini önerse de Osman Ağa; "Yeryüzünde bacaksız gezip dolaşacağıma öbür dünyaya iki bacaklı gitmeyi yeğlerim." Diyerek bu teklifi reddetti. Doktorlar onu ameliyat etmek isteyince de beni bayıltmadan ameliyat edin dedi. Ameliyat bu şartlarda olsa da Osman Ağa gık bile dememişti, sonrasında 9 ay boyunca yatan Osman Ağa ayağa kalktığında topallaştı ve bugün bildiğimiz Topal Osman Ağa adını aldı. Zaman bu şekilde aktı gitti, 1. Dünya Savaşı patlak verince topal ayağıyla Enver Paşa'nın gizli birimi olan Teşkîlât-ı Mahsûsa'ya katıldı, zaten kendini bildi bileli ittihatçıydı. Daha iyileşmeyen ayağıyla Ruslara karşı savaşa gideceğini söylediğinde ailesi ve köylüleri, bu ayakla savaşa gitme diye ona baskı kursa da Topal Osman çok sert çıktı, onlara; "Ben size hacca giderken hacca gitmeyin desem ne derdiniz?" Diye cevap verdi. Köylüler o bir görevdir mutlaka gitmemiz lazım dediler. Osman Ağa'da onlara o görevse bu iki misli görevdir, beni kimse yolumdan geri koyamaz diyerek cepheye gitti. Bu sefer yanında 93 gönüllü vardı, Topal Osman'ın ekibinden 6 kişi şehit oldu. Savaş devam ederken sakat bacağı ona iyice zorluk yaşatmaya başladı hal böyleyken birde üstüne tifo hastalığına yakalandı, vücudu artık savaşa el vermiyordu ve memleketi Giresun'a geri döndü.


 Memleketinde dinlenmektense asker toplamaya devam etti, koltuk değnekleriyle 1500 kişiyi daha Türk ordusuna dahil etti ardından yine cepheye koştu. Geçen ayların ardından 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması'yla savaşa nokta koyuldu. Osmanlı yenilmişti ve emperyalistlerin ağır talepleri Osmanlı'ya kabul ettirilmişti. Topal Osman hüzünle Giresun'a döndüğünde burada büyük bir sorunla karşılaştı, Osmanlı'nın yenilgisiyle iyice şımaran Pontus çeteleri ayaklanmaya başlamıştı, Rumlar artık bağımsızlık ateşiyle yanıp tutuşuyordu ve bu amaçla birçok insanı katlediyorlardı, bunun yanında evler kundaklanıyor ve gasplar gerçekleştiriliyordu. Giresun halkı Topal Osman'ın dönüşüyle umutlanmışlardı çünkü Pontus çeteleriyle mücadele edebilecek tek kişinin o olduğu fikrindeydiler ve hayatını vatan için adayan Topal Osman'a görev göründü. Topal Osman ilk olarak memleketin ileri gelenlerini toplayarak bu konuda bir fikir alışverişi yaptı. Pontus çeteleriyle daha iyi mücadele etmek için belediye başkanı olmak istedi, mevcut belediye başkanı Topal Osman'a çok güveniyordu ve sağlık sorunlarını bahane ederek görevi Topal Osman'a devretti.


Pontus'la mücadelenin bir diğer adımı olarak Giresun Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu. Sonrasında Topal Osman ve cemiyeti şu kararı verdi: "Padişahın düşmana teslim oluşuyla ondan ümidimiz kesilmiştir. Artık kendimizi, kendimiz kurtaracağız!" Osman Ağa'nın bu girişimlerinden haberdar olan Rumlar onu İngilizlere şikayet etti. Bunun üzerine Osmanlı hükümeti Osman Ağa hakkında tutuklama kararı çıkarttı ancak Türk halkı ve ileri gelenler Topal Osman'ı teslim etme niyetinde değildi, onu başka şehirlerde saklamaya ve korumaya başladılar böylece Osman Ağa firar bir şekilde oluşumunu büyütmeye başladı. O sıralar Topal Osman'ın Giresun dışında olmasını fırsat bilen Pontusçular iyice yoldan çıkmıştı, Yunan gemileri de buraya demir atmıştı ve işgal ileri seviyelere yükselmişti. Düşman askerler topraklarda cirit atarken, Türk milletinin gözleriyse Topal Osman'ı arıyordu, işler iyice kızışmıştı. Rumlar şehrin merkezindeki bir okuldan Türk bayraklarını indirerek yerine 20 metre boyutunda bir Pontus bayrağı dikti, Rumlar bunu yaparken çok rahattılar nasıl olsa Osmanlı ordusu terhis edilmişti ve Türk halkı silahsızdı.


 Direnişin tek ümidi Osman Ağa hakkında da zaten yakalama kararı vardı, yaşanan bu olaylar sonunda Topal Osman bu haberi alınca öfkeyle yerinden fırladı: "Uşaklar Taşkışla'ya bayrak çekmişler, doğru Giresun'a!" Diyerek yola koyuldu. Giresun'a geldiklerinde Topal Osman çeteleri tarafından okulun etrafı tamamen sarıldı, Osman Ağa emri verdi: "Çekin şu paçavrayı aşağı, burası Türk vatanı!" Dedikten sonra Pontus bayrağı indirildi. Topal Osman, Pontus bayrağını ayaklarıyla çiğnerken Pontus çetesi olayları uzaktan izliyordu ve Topal Osman'ın karşısına dahi çıkamadılar. Sevinçten coşan Türk halkı, gözlerinde tatlı minnet yaşlarıyla "Yaşa, var ol Osman Paşa!" Diye bağırıyor onun eline ve ayağına sarılıyordu. Sonra Topal Osman Ağa ve adamları havaya ateş ederek geldikleri güzergahtan şehri terk ettiler. Bu olay Rumları son derece rahatsız etmişti İngilizlerse Osmanlı hükümetine bu şikayeti iletti ve el atması gerektiğini söyledi.


Hükümet bir Osmanlı subayını Topal Osman'a müdahale etmesi için görevlendirdi ancak bu subay tıpkı Topal Osman gibi düşünüyordu, ülkenin kurtuluşu için mücadele eden başka kişilerinde olması onu memnun etmişti. O kişi kim miydi? Mustafa Kemal Paşa... Milli Mücadele başlatma fırsatı Mustafa Kemal Paşa'nın ayağına kadar gelmişti ardından Bandırma Vapuru'yla Karadeniz'e, Samsun'a doğru yola çıktı. Samsun'dan sonra Havza'ya geçen Mustafa Kemal Paşa'nın aklında derin bir soru vardı, Pontusçuların tir tir titrediği Topal Osman kimdi? Rivayete göre onunla bir an evvel tanışmak istediğini aracılara iletti. Topal Osman, Mustafa Kemal Paşa'nın samimiyetine inanınca bir görüşme gerçekleşti. Mustafa Kemal Paşa, Topal Osman'ı ayakta karşıladı: "Hoşgeldin Osman Bey buyur otur, Samsun'da seni anlata anlata bitiremediler sana ağa denilince ben seni daha yaşlı kelli felli sakallı bir adam zannediyordum. Sen epey gençmişsin." Dedikten sonra uzun bir konuşmaya girdiler.




Yine rivayete göre Mustafa Kemal Paşa, Topal Osman'a "Hiç durma teşkilatını yap, git belediye başkanlığı makamına otur, sen kaçıp dağa çekileceğine Pontusçular kaçsın." dedi. Ardından Topal Osman isyan bayrağını çekti ve yeniden kendini Giresun Belediye Başkanı ilan etti. Mustafa Kemal Paşa kısa bir süre sonra Osman Paşa'yı Ankara'ya davet etti ve ondan kendisine muhafızlar temin etmesini istedi yani uzun yıllar boyunca Mustafa Kemal Paşa'yı Topal Osman'ın uşakları korudu ardından Giresun'a dönen Topal Osman hakkındaki yakalama kararı idam kararına çevrildi ancak direnişçiler tarafından epey sevilen Osman Ağa'nın idam kararı baskılar sonucunda kaldırıldı, Topal Osman artık özgürdü. Topal Osman, Pontus'a karşı büyük bir mücadeleye başladı. Sindirilmiş Türk milleti ayaklanmıştı ve Pontusçulara haddini bildiriyordu, bunun üzerine Pontusçular ona bir suikast düzenlemeye çalışsa da başarısız oldular. Ardından Erzurum Kongresi gerçekleştirildi, bu kongrede bazı kişiler Mustafa Kemal'e muhalif tutumlar sergilemişti. Muhaliflere göre vatan savunması bu şekilde olmamalıydı ve Mustafa Kemal Paşa'nın başaramayacağını düşünüyorlardı. Topal Osman, Mustafa Kemal Paşa'ya muhalif olanlara epey sinirlendi ve onları tehdit etti. O, Mustafa Kemal'e kanının son damlasına kadar bağlıydı ve ona inanıyordu ancak isyanlar Pontusçularla bitmiyordu Doğu'da Koçgiri isyanı denen bir ayaklanma başladı. Koçgiriler biz bağımsızlığımızı ilan etti bunu kabul edin diyince Mustafa Kemal, bu isyanı bastırması için Topal Osman'ı görevlendirdi bunun üzerine harekete geçen Topal Osman, isyanı birliğiyle birlikte sert bir şekilde bastırdı ancak ülkede dertler bitmiyordu...



Her bir yan işgal altındaydı, Topal Osman sonrasında Sakarya Cephesi'ne doğru yöneldi. Sakarya Meydan Savaşı'na katılan Giresun biriminin büyük çoğunluğu şehit düştü ve büyük zaferi elde edince ise ona İstiklal Madalyası verildi ve Yarbaylığa terfi edildi. Ardından Ankara'da kendisine hediye edilen bir evde yaşamaya başladı fakat 1923 yılında Topal Osman'ın adı onun sonunu getirecek bir olaya karıştı, öncelikle olayın altyapısını bilmemiz gerek. Birinci mecliste iki grup vardı bir grubun lideri Mustafa Kemal Paşa diğer grubun lideriyse Ali Şükrü Bey'di. Ali Şükrü Bey, Trabzon milletvekiliydi ve Mustafa Kemal Paşa'ya amansız bir muhalefetti. Savaşın sürdüğü sıralar düzenli orduya karşı çıkmış ve çete savaşını savunmuştu bunun yanında saltanatın kaldırılmasına şiddetle karşı çıkıyordu. Ali Şükrü Bey, Mustafa Kemal hakkında çok sert yazılar yazan ve çok sert konuşmalar yapan biriydi. Lozan Antlaşması gündemdeyken Ali Şükrü Bey, Lozan'a da şiddetle karşı çıkmıştı. Oturumu yöneten Ali Fuat Bey o anları şöyle anlatıyor "Mustafa Kemal Paşa konuşurken hava oldukça gergindi. O konuşuyor ama sözü kesiliyordu. Mustafa Kemal Paşa sözlerini tamamladıktan sonra Ali Şükrü Bey, "Ben de konuşacağım dedi." Gazi Paşa hiddetli bir tavırla "Bir haftadır konuşuyorsunuz, memleketi zarar görmüş ilan ediyorsunuz, maksadınız nedir?" Diyerek, kürsüden asabi bir şekilde inerek Ali Şükrü Bey'in üzerine yürüdü. İki grup karşı karşıya gelmişti ve olay birbirlerine silah çekmeye kadar varmak üzereydi ve bir gün Ali Şükrü Bey şaibeli bir şekilde ortadan kayboldu. Polisler, zabıtalar, askerler var gücüyle Ali Şükrü Bey'i aramaya koyuldu ve sonra Çankaya yakınlarındaki Dikmen deresinin başladığı yerde cesedi bulundu Ali Şükrü Bey'in ölümü üzerine toplanan deliller sonuncunda bu cinayeti Topal Osman'ın işlediği kararına varıldı, o sırada meclis karışmıştı. Ali Şükrü Bey taraftarları bu cinayeti azmettirenin Mustafa Kemal Paşa olduğunu düşünmekteydi. Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Bey mecliste yaptığı konuşmada "Ali Şükrü'ye kıyan bilekleri keseceğiz, o bilekler isterse sırmalı paşa bilekleri olsun!" Diyerek üstü kapalı bir şekilde Mustafa Kemal Paşa'yı işaret etmişti. Bu gelişmeler üzerine Mustafa Kemal Paşa, Topal Osman'a cinayeti sorduğunda Topal Osman şiddetle kendinin işlemediğini söylemişti aslında Topal Osman ve Şükrü Bey'in yakın bir dostluğu vardı, Topal Osman doğru söylüyor olabilirdi. Peki bu cinayetin azmettiricisi gerçekten Mustafa Kemal Paşa mıydı? Bulgulara göre bu mümkün değildi, mecliste bu tip hep yaşanmaktaydı ve ikilinin böyle bir olay yaşayacak kadar düşmanlığı yoktu, böyle bir şeyi yapmak istese bile kendi itibarını düşünerek yapmazdı hatta Ali Şükrü hayattayken Feridun Bey'e şöyle demişti "Ben Mustafa Kemal Paşa'yı bilirim. Benim dobra dobra konuşmalarıma, hatta bazen ölçüyü aşarak çok şiddetli tenkitler yapışıma hiç kızmaz ama gel gör ki etrafına sokulmak isteyenlerin yapmadıkları yok. Sanki Paşa'yı benden fazla seviyorlar."


Ancak sonrasında Topal Osman'ın yakalanması kararı çıktı, evine düzenlenen bir baskında çıkan çatışmada yaralandı, yaralı bir şekilde hastaneye kaldırılırken İsmail Hakkı Tekçe'nin emriyle, kafası kurşun yağmuruna tutularak öldürüldü. Ancak bu meclisteki Topal Osman düşmanları için yeterli değildi. Cesedinin asılarak teşhir edilmesi kararı çıktı, Osman Ağa'nın naaşı ulusta meclis önünde ayağından asılarak teşhir edildi. ardından Giresun Kalesi'ne defnedildi. Sonrasında naaşı, Atatürk'ün emriyle kalenin en yüksek yerinde yaptırılan anıt mezara nakledildi.







Yorum Gönder

0 Yorumlar